Çalışanların veri ile imtihanı

İş hayati mi özel hayat mi?

Son on yılda şirketlerin çalışma şekli oldukça değişti. İş hayatı ve özel hayatın sınırları belirsizleşti. Günün sonunda ofisin kapısını kapattığınızda her şeyi geri dönene kadar güvenli bir şekilde arkanızda bırakma fikri geçmişte kaldı. Paylaşımlı masalar, uzaktan çalışma, internet üzerinden yapılan toplantılar dünyanın her tarafında günlük hayatın bir parçası oldu.

Aynı zamanda dijital dönüşüm ile birlikte çalışanların erişebildiği bilgi miktarı haddinden fazla arttı. Bir bilgiyi kopyalayıp yan masada çalışan iş arkadaşına ya da dünyanın öbür ucuna göndermek hiç bu kadar kolay olmadı. Bilgiyi paylaşıyoruz, yüklüyoruz, indiriyoruz, insanları bizi takip etmeleri için teşvik ediyoruz ve sıklıkla kişisel cihazlarımız ile iş için kullandığımız cihazlar arasında bilgi paylaşıyoruz.

Bilgi yönetimi sadece teknolojik gelişmelerin getirdiği yeniliklere ayak uydurmak ile değil, aynı zamanda bu teknolojileri kullanan insanların davranışları ile de mücadele ediyor. Kısacası şirketlerin bilgiyi korumak için oluşturduğu altyapılar içinde bulunduğumuz zamandan çok, artık var olmayan bir dönem için geçerli.

Şİrketler çalişanlarinin veri̇ye olan eri̇şİmleri̇ni̇ ne ölçüde kisitlamali?

Elbette çalışanların işlerini verimli bir şekilde yapabilmeleri için veriye ihtiyaçları var. Şirketler çalışanların gerekli veriye erişimini sağlarken, kendilerine rekabet avantajı sağlayan veriler ile özellikle müşteri veri tabanı ya da çalışanlara ait kişisel veriler gibi yasalarla korunması zorunlu kılınan verileri güvende tutmalıdır.

Bu hedefe ulaşabilmek için atılacak adımları ve daha fazlasını okumak için inceleme yazımızı indirin.